Türkiye'de Devlet Desteklerinin Tarihsel Süreci
- Ateş TUNCAY
- 17 Şub
- 4 dakikada okunur
Ankara Life ailesine tekrar yeni bir merhaba diyerek bugünkü sohbetimizin konusu olan Türkiye'de Devlet Teşvikleri hakkında bilgilendirme yapmak istiyorum. Bu anlamda geçmişten günümüze bir özet verelim siz kıymetli Ankara Life okurlarına.
Ülkemizde, Osmanlı’dan bu yana dönemler boyunca farklı biçimlerde yatırım teşvik politikaları yürürlüğe girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kurulduktan sonra ekonomisini güçlendirmek amacıyla girişimlerde bulunmuş ve bu anlamda bazı politikaları uygulamaya başlamıştır.
Cumhuriyet Öncesi Dönem: Osmanlı’da, Tanzimat’tan sonra Batılılaşma düşüncesi ile birlikte şirket kurma isteği artmıştır. Bu dönemde, sanayi ve ticaret çoğunlukla azınlıkların ve yabancı sermayenin kurduğu işletmelerden oluşmaktaydı. Yeni Osmanlılar ve Jön Türkler sanayileşmeyi teşvik eden yayınlar çıkarmışlardır. Osmanlıda sanayinin desteklenmesi hususunda ilk gelişme olarak 1863 yılındaki Islah-i Sanayi Komisyonu gösterilmektedir. İlk düzenleme ise 14.12.1913 tarihli Teşviki Sanayi Kanunu Muvakkatı olduğu bilinmektedir. 1923-1950 Dönemi:
1920’li yıllarda sanayileşmenin özel sektör öncelikli bir kamu siyaseti mantığı ile yapılanması hedeflenmiştir. 1927 yılında revize edilen “Teşvik-i Sanayi Kanunu”, 14 yıl uygulanmış ve sanayicilere elektrik, telefon ve telgraf hatları destekleri vb. gibi kolaylıklar sağlanmıştır. 1923 yılında İzmir' de toplanan 1. İktisat Kongresi'nde Teşviki Sanayi Kanunu'nu günün koşullarına uygun olarak revizyonu yapılmış ve 25 yıl yürürlükte kalması kararlaştırılmıştır. Teşvik-i Sanayi Kanunu özetle iki konuda yenilik getirmiştir. Birinci yenilik, hammadde, makine ve teçhizat, çeşitli vergilerden muaf olma gibi teşviklerdir. İkinci yenilik ise; gelire odaklanmış teşviklerdir. Bunlar ise, işletmelerin gelir vergisinden muaf olması şeklindedir. Yine bu dönemde, “Milli Korunma Kanunu, Toprak Mahsulleri Vergisi, Varlık Vergisi, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu” gibi reformlar ile etkili olmaya çalışılmıştır.
1950-1960 Dönemi: Bu dönemde icat odaklı yatırım teşvik programları da hazırlanmıştır. Bu noktada özel sektör için kredi fırsatları oluşturulmuş, dış ticaret işlemlerinde yatırımcı ve girişimci çalışmalar teşvik edilmiştir. Tarımsal üretimin arttırılması ve sürekliliğin sağlanması amacıyla teşvik paketleri uygulanmıştır. Resmî Gazete’nin 9 Ağustos 1951 tarihli 7880 sayısında yer alan 5821 sayılı Yabancı Sermaye Yatırımlarını Koruma Kanunu’na göre enerji, maden, bayındırlık, ulaştırma ve turizm sahaları teşvik edilmeye başlanmıştır. Diğer yandan yine bu dönemde sanayiciye destek amaçlı kredi verebilecek Türkiye Sınai Kalkınma Bankası kurulmuştur.
1960-1980 Dönemi: Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) bu dönemde kurulmuş ve yatırımların teşvikine ilişkin diğer yasal düzenlemeler hazırlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nda değişiklik yapan 19.2.1963 tarihli 202 sayılı yasa çıkarılarak yatırım indirimi konusu teşvik mevzuatına eklenmiştir. İhracatta vergi iadesine imkân sunan 27.6.1963 tarihli 261 sayılı yasa ile ithalden alınan vergi ve resimleri taksitlendiren 14.5.1964 tarihli 474 sayılı yasal düzenlemeler de bu süreçte etkili olmuştur. Sanayi için orta ve uzun vadeli finansman ihtiyacına yönelik Sınaî Yatırım ve Kredi Bankası ve Devlet Yatırım Bankası kurulmuştur. Özellikle DPT’nin kurulmasının da etkisiyle beş yıllık programlar hazırlanmıştır. İlk plan büyüme için devletin müdahalesinin gerekliliğinden bahsetmektedir. İkinci plan döneminde (1968- 1972) 933 sayılı kanun ile yatırım indirimi oranı bölgesel ve sektörel olarak artmış, gümrük vergisi muafiyeti, ihracatta vergi iadesi ile sanayi bölgesi kurulması için arazi istimlak uygulaması başlatılmıştır. 1.11.1969 tarih ve 6/12585 sayılı kararname ile teşvik işlemlerinde "Teşvik Belgesi" zorunlu hale gelmiştir. Dünyada yaşanılan krizler, ülke ekonomisinde ortaya çıkan sorunlar, artan dış borçlar, 1970 yılında yaşanan devalüasyon ve 1978’de dövizde yaşanan kriz ile birlikte yatırım teşviki programından olumlu sonuçlar elde edilememiş ve sonrasında 24 Ocak 1980 ekonomik kararları açıklanmıştır. 1980-2000 Dönemi: Türkiye’de kapsamlı ve detaylı teşvik sistemi uygulaması 1980 sonrası yıllarda gerçekleşmiştir. İthalatta kota ve gümrük tarifeleri gibi uygulamalar bu plan dahilinde uygulanmıştır. Ekonomik program alınan kararlar ile dış ticaret serbestleştirilmiş, yabancı yatırımlar teşvik edilmiş ve kâr transferlerinde kolay yöntemler getirilmiştir. 24 Ocak Kararları ile birlikte ekonomide yaşanan değişimlerden teşvik sistemi de etkilenmiştir. İthal ikameci bir anlayış yerine ihracata yönelik bir sanayileşme politikası sonrasında ihracat teşvikleri önemli bir yer bulmaktadır. 1984 yılı başlarına kadar yeni teşvik sistemi araçları eklenmiştir. Bunlar; gümrük muafiyetleri, gümrük vergileri ve resimlerini taksitlendirmek, yatırım finansman fonu, binalarda inşaat vergisi kolaylıkları, harçlarda indirim, ayni ve nakdi dış kaynaklı fon kullanımı, döviz teşvikleri, gümrük giriş tarife cetvelinde bulunan eşyaların vergi ölçüleri ve tarife notlarında değişiklik yapılması, Türkiye'de üretilen yatırım malları vergilerinde taksit yapabilmek şeklinde sıralanmaktadır. 5 Nisan 1994’te ise başka bir istikrar programı yayınlanmıştır. Bu program bankacılık, vergi düzenlemeleri, yabancı sermaye ve özelleştirme konularına ait detaylar içermiştir. 1995 yılında Gümrük Birliği Anlaşması yatırım teşvik politikalarını da etkilemiştir. 1995 yılı sonrasına AB uyumu dikkate alınmış ve yatırım teşvik sistemine yeni maddeler eklemiştir. Bu süreçten sonra teşvik politikalarına bölgesel ve stratejik yatırımlar eklenmiştir.
2000 Sonrası Dönem: Türkiye’de 2000’li yıllar zorlu şartlarda başlamış ve devam etmiştir. 1999 Marmara Depremi’nin bütçe üzerindeki ek baskılarına bölge ülkelerdeki ticari sorunlar eklenince 2000 yılına zor şartlarda girilmiştir. Böylesi bir ekonomik konjonktürde yatırımın önemi artmış ve desteklenmesi gerekmiştir. Türkiye’de 16 Temmuz 2009 tarih ve 27290 Sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 2009/ 15199 sayılı yatırım teşvik sistemi düzenlemesi çok önemlidir. Bu teşvik sistemi ile birlikte, kentlerin potansiyellerini dikkate alan destek sistemi ortaya konulmuştur. 2012 yılında başlanan “Yeni Teşvik Sistemi” kapsamı oldukça geniş teşvik sistemlerinden biri olma özelliğini barındırmaktadır. Bölgelere ait gelişmişlik düzeyi doğrultusunda hazırlanmış ve illerin kendilerine has özelliklerine de dikkat edilmiştir. Teşviklerin genel amacına uygun olarak ekonomide iyileşme ve büyüme sağlayacak, istihdamı artıracak, bölgesel gelişmişlik farklılıklarını giderecek ve sanayinin her türlü üretimine yoğunlaşacak teşvikler hazırlanmıştır. 2012’den bu yana zaman zaman yapılan ilaveler ile özellikle sanayi, enerji ve teknoloji alanında teşvik sistemi geliştirilmek istenmiştir.
Sonuç olarak, günümüzde ise gelişmekte olan ülkeler sınıfında olan ve dünyanın en büyük ilk yirmi ekonomisi arasında bulunan Türkiye’de, yatırım teşvikleri önemli bir ekonomik araç olarak görülmektedir.